S
A B A H L A R I B U R G A Z A D A (6)
..........................
DIONYSOS [1]
Sabah, dışarı
çıktığımda, yağmur yüklü bulutların arasında,
çakan şimşeklerle birlikte giderek yoğunlaşan gök gürültüleri ile
uzakları gözleyen, uzaklara hüzünle seslenen, uzaklardan bir ses ve nefes
bekleyen, dizlerini ve göğsünü döven bir kadın sesi, bir ağıt gelirken kulağıma…
Heybeli’den Burgaz’a, uzanan bir ışık yolu
belirdi gündüzü geceye çeviren şimşeklerin yakamozlarında, kadının, mağrur ve
ilenen ağlamalarına inatla...
Koştum, sordum yeşil
gözlü dede istiridyeye dedim “ Bu ne? “ Dedi. “ Hergele
Zeus’un işi bu, anlatayım da nasıl oldu, dinle!”
Gün bugündür… diyerek
Hermes ile haber gönderdi Zeus, eşi Hera'ya...
" Zamanıdır
vuslatın, hasadı için doğanın."
… ve Olympos'tan uzanıp, Antigoni ile Halki arasına vurunca şimşeğini
suya,
başı Pita'ya yaslı, yüzü Hristos'a dönük,
uzandı eşi Hera'nın yanına...
Bir bedenden, bir bedene geçerlerken,
yer, gök çatırdadı.
su kaynadı, ateşe kesti, ışık oldu.
Gök ergidi, dökülüp yansıdı suya,
su suya döndü, toprak toprağa...
Karanlığın kokusu suya, suyun kokusu
toprağa düştü,
Toprak koktu mimoza, yasemin…
Kuzular meledi, ana rahminde.
Kırlangıçlar uçarken yakamozlara,
Kırlangıçlar geldi, yakamozda oltaya…
Aynı anda…
Anlatılanla aynıdır, aynıyla…
Zeus bir göründü bir kayboldu ölümlü
Semele’nin,[2]
de yatağında,
eşi Hera’nın yanında!
Velhasıl edep, erkân bile yok Olympos’taki
sarayda…
Utancından, kıpkırmızı oldu yollar,
Zeus’u arayan Semele’yi
alevden kollarına alıp sardılar.
Toprak, su ve hava baş eğerlerken ona, saygıyla…
Al ve doru gövdeleri alev alev yanan,
demir kırı donları ile ağırbaşlı
Centurlar,
kuyruk teleklerinden inci gibi sular
damlarken
kanat vurdular önce rahvan...
akarken samanyolunda yıldızlar
çelik mavisi, beyaz, çizgili toynaklarının
arasında dörtnala,
döne döne yükseldiler, yedi yirmi dört
çalışmaktan yorgun,
kızgınlıkları yelerine asılı kırağı
damlalarında,
çektikleri Pyhton'a binmiş, Olimpos'a
dönen, Zeus ile Hera...
ve dahi
“Zeuas’tan
olma,
Semele’nin rahminden düşme,
bir asmanın dalından doğma Dionysos’la…[3]"
Gökte ne varsa yer rengine, yerde ne
varsa gök rengine dönüştü.
Üzümler, kana…
Balıklar, kavak yeşiline...
İstiridyeler mavi çama, pinalar bakır kızıla...
Çelik maviden, koca yemiş rengine dönüştü
karidesler...
Martılar morciverde dönüşüp,
ibibikler bekledi dönüşmek için
külgrisinden, erguvana...
Kirpiler kel saçlı dedelere döndü.
Horozlar bülbül olup başladı şakımaya…
… ve uzaklardan bağbozumundan kalma bir
ağıt yükseldi havaya...
--------------------------------------------------
mehmetealtin, 04
Eylül 2020, Saat: 08.13, Burgazada
[1] Fotoğraf: Ufuk Altın
[2] Semele, Yunan mitolojisinde Cadmus ile Harmonia'nın kızı. Zeus'tan Dionysos'u doğurduğuna inanılırdı.
[3] Dionysus veya Dionysos (Yunanca:
Διώνυσος veya Διόνυσος; Roma mitolojisinde Bacchus olarak da bilinir).Bazı mitolojik eserlerde ve
özellikle tragedyalarda Bromios, Euhios, Dithyrambos, İakkhos, İobakkhos olarak da adlandırılır.
Çallı şarap
tanrısı. Şarabın sadece sarhoş ediciliğini değil, sosyal ve faydalı etkilerini
de temsil eder. Medeniyetin destekçisi ve barış aşığıdır. Dionysos
tanrıların ve tüm insanların babası Zeus ile ölümlü kadın Semele'nin oğlu
olarak doğmuştur.