Burgaz’da Donmuş Kareler XII.
“ aynama yansıyan
anılarla, imgeler “
Fotoğraflar: Tuğrul ÜNSAL
Tasvir-i Havuz
Adalar Su Sporları
Kulübü
açık deniz havuzunun
Tuğrul’un
vizöründen
1968 Gençler Sutopu Şampiyonası, şampiyonluk
maçında aynama yansımış hâli…
Tuğrul vizöründen çekilmiş, Adalar Su Sporları Kulübünün
açık deniz havuzunun tasvirini yaşlı ve bilge deniz minaresine gösterdiğimde bir
keyiflendi ki sormayın gitsin… Anladım ki, anlatacakları uzun sürecek, ben de
aldım kâğıdı, kalemi elime, alacağım notları derlemek üzere…
“Bundan tam 50 - 60 yıl önce, ben artık delisulu genç bir deniz minaresiyken,
Kaşıkadası’nın çevre suları yetmez,
babamdan gizli, yedi’yeni denizleri dolanır bir Heybeli’ye, bir Burgaz’a gider
gelirken… bir yandan tırnakları ojeli, kabukları sedef renkli türdeşim kızlara
takılır, bir yandan da Denizaltı Hayatı Talim ve Terbiye Kurulu’ndan tatbikî
dersler alırken, aşağıda gördüğünüz 1947’de tasvire düşmüş kayalığa çok
gelirdik.
Hocalarımız, saçlarına
ak düşmüş midyeler, istiridyeler, pinalar, eli belinde yengeç ve ıstakozlar, beyaz
düşmüş ipliksi saçları boyalı denizanalarıydı. Dersler, dalgalı ve sakin
sularda seyr-i sefer, deniz feneri, güneş ve ay ile rota tayini, kendini ve
kavmini koruma ve kollama hünerleri, denizde bulunana yumulma hakkı ve hukuku,
doyurana şükür ahlakı, kayalıklara tırmanma, babalara tutunma beden terbiyesi, saate
bilmem kaç devir/debiyle bir alttan, bir üstten kaç balık geçti, iki aradan matematiği,
kabukla alarm üfleme müziği gibi konularda kümelenirdi. Bizim aklımız ise kusursuz
sarmalı ile ince uzun belli, yanına vardığında şeytan mesafeli kızlarda olup,
kara tahta kayaya bakar görür, hocaları işitir dinlemez, sığ deniz
sarhoşluğundayken yakalanır, bedelini de
kilolarca karides ayıklama cezası ile öderdik.
İşte bu git geller ve
dersler sürerken hayatı yalnız kendi klanlarımızın kabukluları ile değil diğer
canlılarla da paylaşmaya başladık. Yanı başımızda yaşayan Burgazada halkını rızk
peşinde yoldaş, istihsale kaliteli paydaş edince, arkadaşlığı ve dostluğu,
keyifte ve kederde ortaklığı iyice pekiştirip, yalnız neşe ve üzüntü değil, sırlar da verdik, güven içinde
birbirimize…
Yine böyle günlerden
birinde, söyleşir ve demlenirken balıkçı Muvakkar, Kosta ve Boğos reislerle
adanın kimilerince Fener Burnu, kimilerince Moloz Burnu denen ve ada limanını
lodostan koruyan, kayalık yerde öğrendik ki;
…Turgut Egemen, Ahmet
Elberger, Sezai Elgin, Coni Kaliç, Hristo Kifidis, Sven Berg, ve ismini burada
sayamadığım adalı aksakal, bilge kişiler,[1] akşam üzere işten gelip, Burgaz Palas’ın
altındaki Yordan’ın meyhanesinde kapı girişindeki üstü çinko kaplı, büyük
yuvarlak masanın etrafında fikir tokuşturup, el ele verip olur mu olmaz mı
sirtakisi çekip, burada bu yerde kurmaya karar vermişler tek amacı spor olan Adalar
Su Sporları Kulübü Derneğini…[2]
nitekim, bunu öğrendiğimizden
bir müddet sonra da kurucular ile adalılar tam elli yıl önce, 27 Temmuz 1963’de
burada toplandılar ve ilan ederken Kurucu Başkan Dr. Ahmet Elberger;
…Üye ve sporcularını, su üstü ve
sualtı dallarında (Yüzme, Sutopu, Yelken, Sualtı) bir okul disiplini altında
öğretmen ve antrenörler nezaretinde yetiştirmek, sporcuların belirtilen
branşlarda müsabakalara iştirakini sağlamak…
şeklinde düzenlenen Adalar
Su Sporları Kulübü’nün kuruluş amacını, kulübün açılış sevinci ve heyecanı içinde, spor ve insan sevgisi dolu
kalbi durdu.[3]”
…deyip, gözlerindeki yaşları gizleyemeyen,
yaşlı ve bilge deniz minaresini bir müddet yalnız bırakıp, sessizce yanından
uzaklaştım.
Dönüp geldiğimde, sakinleşmiş ama biraz mahzun anlatmaya
devam etti…
“…açılışı izleyen
günlerde, V çerçeve içinde, uçkur
kısmı açık lacivert beyaz zemin üzerinde yüz yüze bakan kırmızı renkte iki denizatı
ile üzerlerinde 5 adet beş köşeli kırmızı renkte yıldızlı kulüp bayrağını kendisinden devralanlar, kulübün spor amacını
gerçekleştirmek için Fener Burnu Mevkii’nin molozuna, moloz katıp alanı doldurdular.
Kulübün yaşam alanını genişlettiler ve alanın güneye bakan yönünde de
kazıklarla çevrili denize açık bir havuz inşa ettiler.
O zamanlar
İstanbul’da hatta Türkiye’de bile yeterli havuz olmadığından, 1970’li yıllara
kadar su sporları ile ilgili hemen hemen bütün müsabakaların yapıldığı bu
havuzdan çıkan adanın ilk rekortmen denizatları da adlarını spor tarihinin
altın sayfalarına yazdırdılar.[4]
Orhan Erbelger, Ömer
Tolga, Kozma Elmasoğlu, Yorgo Dimitriadis, Ümit Oğuzoğlu, Ahmet Oğuzoğlu,
Panayot Stilyanopulos, Alen Giz, Mario Ovadia, Lambo Nikodinoviç ve Nusret
Elgin gibi her dinden, her dilden denizatlarından,
ilk sutopu takımı, bu havuzda kutladı
ilk şampiyonluklarını…
Oğullarımın da yer aldığı
çeşitli ulusal şampiyonluklar kazanmış sutopu takımlarındaki istiridyeler bu
havuzda yetiştiler. Beyaz zemin üzerinde birbirine bakan iki kırmızı denizatın
yüreklerinin üstünde onurla taşıdılar. Elli yıl içinde bu havuzdan çıkan
yüzlerce erkek ve kadın denizatı, gerek ulusal gerekse de uluslararası alanda,
önemli başarılara imza atıp adlarını kulüp tarihine ve Türk sporuna
yazdırırken, sutopu dalında, erkek ve
kadın demeden takım halinde onlarca şampiyonluk kazanıp derecelere girdiler…
Havuzdan çıkamayan,
çıkamayan bazı denizatları da sutopu dalında hakem olarak devam edip, bu
satırların yazıldığı günler dâhil, Dünya Şampiyonalarında final maçları,
Olimpiyat Finali yönetmek de dâhil başka hiçbir kulüpte olmayacak şekilde
kariyerlerini taçlandırdılar…
ve elli yıl sonra 28 Nisan 2012 Cumartesi günü, Türkiye'nin dört bir yanından gelen eski sutopucular, ASSK üyeleri, ve bir kısım Burgazlılar, mevsimin ilk turfanda kulacını bu havuzda attıktan sonra merhum sutopucular anısına ağaç dikmek için toplanıp da her birinin anısına dikeceğimiz ağaç fideleri ve plaketler dağıtıldığında Sevgili Lambo Nikodinoviç'in çam fidesi ve plaketi düştü avucuma...
fideyi İndos'tan ormana doğru birinci dönemecin üst sırtında sağda, Heybeliada'ya bakan yamaca dikerken duyduğum onurla, bir kaç damla gözyaşım, can suyu ile beraber damladı toprağa... sağ kaldıkça bakacağıma söz verirken onun fidanına, birden bir ışık düştü sol omuzuma ve kaldırıp başımı baktığımda, Lambo'nun bana el salladığını gördüm, her zamanki gülen bakışlarıyla...
fideyi İndos'tan ormana doğru birinci dönemecin üst sırtında sağda, Heybeliada'ya bakan yamaca dikerken duyduğum onurla, bir kaç damla gözyaşım, can suyu ile beraber damladı toprağa... sağ kaldıkça bakacağıma söz verirken onun fidanına, birden bir ışık düştü sol omuzuma ve kaldırıp başımı baktığımda, Lambo'nun bana el salladığını gördüm, her zamanki gülen bakışlarıyla...
işte budur,
Tuğrul’un vizöründeki, ASSK, Adalar Su Sporları Kulübü havuzundaki, “elli
yıldır suda” sav sözü ile yüzen ve yüzdürülen istiridyelerin anılarıma
yansıyan hali…” diyerek
bitirdi sözlerini, yaşlı ve bilge istiridye, onur dolu yaşlı gözlerle, ben
yeşil gözlü, dede istiridyeye de yazmak düştü bütün bunları sizlere…
-----------------------------------
09 Aralık 2012,
Burgazada
[1]
ASSK, Kurucu Üyeleri: Turgut
Egemen, Dr. Ahmet Erbelger, Mehmet Oğuzoğlu, Coni Kaliç, Sven Berg, Sezai
Elgin, Hüsnü Uzunoğlu, Ali Mansur, Fikret Güvenç, İbrahim Akman, Maya Grünberg,
İzak Goldenberg ,Golyo Çalmof, Hristo Kifidis, Spiridon Etnopulos , Albert
Albohayre, Sofo Can, Yener Yılmaz, Enver Uzunoğlu, Osman Erbelger
[2] Bkz. S.19 Tasvir-i Burgaz Palas
[3] Bkz. S.11 Tasvir-i Elberger Evi
[4] Adalar Su Sporları Kulübü kuruluş
yılı olan 1963 yılından itibaren yüzme dalında büyük başarılar elde etmiş ve
100’ü aşkın Türkiye rekorunun da sahibi olmuştur. Kulübümüzün ilk rekor kıran
yüzücüleri erkeklerde Ümit Oğuzoğlu, bayanlarda Nilgün Börekçi'dir.
Kulübümüzde 1963-1973 yılları arasında yetişen diğer rekortmen yüzücülerimiz
arasında Lale Kohen, Eser Gökçay, Nur Pahiya, Ahmet Sulu, Pandeli Biriçevski
bulunmaktadır. Bayrak yüzme yarışlarında rekor kıran sporcularımız
arasında bayanlarda Miriam Bahar, Yona Şonman, Fevziye Somuncuoğlu, Nilgün
Börekçi; erkeklerde ise Nusret Elgin, Ahmet Sulu, Yorgo Dimitriadis ve
Panayot Sitilyanopulos'u sayabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder