7 Ocak 2013 Pazartesi



Burgaz’da Donmuş Kareler XII.


“ aynama yansıyan anılarla, imgeler “


Fotoğraflar: Tuğrul ÜNSAL

Tasvir-i Havuz


Adalar Su Sporları Kulübü
açık deniz havuzunun
Tuğrul’un vizöründen


1968 Gençler Sutopu Şampiyonası, şampiyonluk maçında aynama yansımış hâli…

Tuğrul vizöründen çekilmiş, Adalar Su Sporları Kulübünün açık deniz havuzunun tasvirini yaşlı ve bilge deniz minaresine gösterdiğimde bir keyiflendi ki sormayın gitsin… Anladım ki, anlatacakları uzun sürecek, ben de aldım kâğıdı, kalemi elime, alacağım notları derlemek üzere…

“Bundan tam 50 - 60 yıl önce, ben artık delisulu genç bir deniz minaresiyken,  Kaşıkadası’nın çevre suları yetmez, babamdan gizli, yedi’yeni denizleri dolanır bir Heybeli’ye, bir Burgaz’a gider gelirken… bir yandan tırnakları ojeli, kabukları sedef renkli türdeşim kızlara takılır, bir yandan da Denizaltı Hayatı Talim ve Terbiye Kurulu’ndan tatbikî dersler alırken, aşağıda gördüğünüz 1947’de tasvire düşmüş kayalığa çok gelirdik. 


Hocalarımız, saçlarına ak düşmüş midyeler, istiridyeler, pinalar, eli belinde yengeç ve ıstakozlar, beyaz düşmüş ipliksi saçları boyalı denizanalarıydı. Dersler, dalgalı ve sakin sularda seyr-i sefer, deniz feneri, güneş ve ay ile rota tayini, kendini ve kavmini koruma ve kollama hünerleri, denizde bulunana yumulma hakkı ve hukuku, doyurana şükür ahlakı, kayalıklara tırmanma, babalara tutunma beden terbiyesi, saate bilmem kaç devir/debiyle bir alttan, bir üstten kaç balık geçti, iki aradan matematiği, kabukla alarm üfleme müziği gibi konularda kümelenirdi. Bizim aklımız ise kusursuz sarmalı ile ince uzun belli, yanına vardığında şeytan mesafeli kızlarda olup, kara tahta kayaya bakar görür, hocaları işitir dinlemez, sığ deniz sarhoşluğundayken yakalanır,  bedelini de kilolarca karides ayıklama cezası ile öderdik.

İşte bu git geller ve dersler sürerken hayatı yalnız kendi klanlarımızın kabukluları ile değil diğer canlılarla da paylaşmaya başladık. Yanı başımızda yaşayan Burgazada halkını rızk peşinde yoldaş, istihsale kaliteli paydaş edince, arkadaşlığı ve dostluğu, keyifte ve kederde ortaklığı iyice pekiştirip,  yalnız neşe ve üzüntü  değil, sırlar da verdik, güven içinde birbirimize…

Yine böyle günlerden birinde, söyleşir ve demlenirken balıkçı Muvakkar, Kosta ve Boğos reislerle adanın kimilerince Fener Burnu, kimilerince Moloz Burnu denen ve ada limanını lodostan koruyan, kayalık yerde öğrendik ki;

Turgut Egemen, Ahmet Elberger, Sezai Elgin, Coni Kaliç, Hristo Kifidis, Sven Berg, ve ismini burada sayamadığım adalı aksakal, bilge kişiler,[1]  akşam üzere işten gelip, Burgaz Palas’ın altındaki Yordan’ın meyhanesinde kapı girişindeki üstü çinko kaplı, büyük yuvarlak masanın etrafında fikir tokuşturup, el ele verip olur mu olmaz mı sirtakisi çekip, burada bu yerde kurmaya karar vermişler tek amacı spor olan Adalar Su Sporları Kulübü Derneğini[2]

nitekim, bunu öğrendiğimizden bir müddet sonra da kurucular ile adalılar tam elli yıl önce, 27 Temmuz 1963’de burada toplandılar ve ilan ederken Kurucu Başkan Dr. Ahmet Elberger;

Üye ve sporcularını, su üstü ve sualtı dallarında (Yüzme, Sutopu, Yelken, Sualtı) bir okul disiplini altında öğretmen ve antrenörler nezaretinde yetiştirmek, sporcuların belirtilen branşlarda müsabakalara iştirakini sağlamak…

şeklinde düzenlenen Adalar Su Sporları Kulübü’nün kuruluş amacını, kulübün açılış sevinci ve heyecanı içinde, spor ve insan sevgisi dolu kalbi durdu.[3]

deyip, gözlerindeki yaşları gizleyemeyen, yaşlı ve bilge deniz minaresini bir müddet yalnız bırakıp, sessizce yanından uzaklaştım.

Dönüp geldiğimde, sakinleşmiş ama biraz mahzun anlatmaya devam etti…

“…açılışı izleyen günlerde, V çerçeve içinde, uçkur kısmı açık lacivert beyaz zemin üzerinde yüz yüze bakan kırmızı renkte iki denizatı ile üzerlerinde 5 adet beş köşeli kırmızı renkte yıldızlı kulüp bayrağını kendisinden devralanlar, kulübün spor amacını gerçekleştirmek için Fener Burnu Mevkii’nin molozuna, moloz katıp alanı doldurdular. Kulübün yaşam alanını genişlettiler ve alanın güneye bakan yönünde de kazıklarla çevrili denize açık bir havuz inşa ettiler.

O zamanlar İstanbul’da hatta Türkiye’de bile yeterli havuz olmadığından, 1970’li yıllara kadar su sporları ile ilgili hemen hemen bütün müsabakaların yapıldığı bu havuzdan çıkan adanın ilk rekortmen denizatları da adlarını spor tarihinin altın sayfalarına yazdırdılar.[4]

Orhan Erbelger, Ömer Tolga, Kozma Elmasoğlu, Yorgo Dimitriadis, Ümit Oğuzoğlu, Ahmet Oğuzoğlu, Panayot Stilyanopulos, Alen Giz, Mario Ovadia, Lambo Nikodinoviç ve Nusret Elgin gibi her dinden, her dilden denizatlarından,  ilk sutopu takımı, bu havuzda kutladı ilk şampiyonluklarını…

Oğullarımın da yer aldığı çeşitli ulusal şampiyonluklar kazanmış sutopu takımlarındaki istiridyeler bu havuzda yetiştiler. Beyaz zemin üzerinde birbirine bakan iki kırmızı denizatın yüreklerinin üstünde onurla taşıdılar. Elli yıl içinde bu havuzdan çıkan yüzlerce erkek ve kadın denizatı, gerek ulusal gerekse de uluslararası alanda, önemli başarılara imza atıp adlarını kulüp tarihine ve Türk sporuna yazdırırken,  sutopu dalında, erkek ve kadın demeden takım halinde onlarca şampiyonluk kazanıp derecelere girdiler…



Havuzdan çıkamayan, çıkamayan bazı denizatları da sutopu dalında hakem olarak devam edip, bu satırların yazıldığı günler dâhil, Dünya Şampiyonalarında final maçları, Olimpiyat Finali yönetmek de dâhil başka hiçbir kulüpte olmayacak şekilde kariyerlerini taçlandırdılar…
 
ve elli yıl sonra 28 Nisan 2012 Cumartesi günü, Türkiye'nin dört bir yanından gelen eski sutopucular, ASSK üyeleri, ve bir kısım Burgazlılar, mevsimin ilk turfanda kulacını bu havuzda attıktan sonra merhum sutopucular anısına ağaç dikmek için toplanıp da her birinin anısına dikeceğimiz ağaç fideleri ve plaketler dağıtıldığında Sevgili Lambo Nikodinoviç'in çam fidesi ve plaketi düştü avucuma...

fideyi İndos'tan ormana doğru birinci dönemecin üst sırtında sağda, Heybeliada'ya bakan yamaca dikerken duyduğum onurla, bir kaç damla gözyaşım, can suyu ile beraber damladı toprağa... sağ kaldıkça bakacağıma söz verirken onun fidanına, birden bir ışık düştü sol omuzuma ve kaldırıp başımı baktığımda, Lambo'nun bana el salladığını gördüm, her zamanki gülen bakışlarıyla... 



işte budur, Tuğrul’un vizöründeki, ASSK, Adalar Su Sporları Kulübü havuzundaki,  “elli yıldır suda” sav sözü ile yüzen ve yüzdürülen istiridyelerin anılarıma yansıyan hali…” diyerek bitirdi sözlerini, yaşlı ve bilge istiridye, onur dolu yaşlı gözlerle, ben yeşil gözlü, dede istiridyeye de yazmak düştü bütün bunları sizlere…
-----------------------------------
09 Aralık 2012, Burgazada




[1] ASSK, Kurucu Üyeleri: Turgut Egemen, Dr. Ahmet Erbelger, Mehmet Oğuzoğlu, Coni Kaliç, Sven Berg, Sezai Elgin, Hüsnü Uzunoğlu, Ali Mansur, Fikret Güvenç, İbrahim Akman, Maya Grünberg, İzak Goldenberg ,Golyo Çalmof, Hristo Kifidis, Spiridon Etnopulos , Albert Albohayre, Sofo Can, Yener Yılmaz,  Enver Uzunoğlu, Osman Erbelger 

[2] Bkz. S.19 Tasvir-i Burgaz Palas
[3] Bkz. S.11 Tasvir-i Elberger Evi
[4] Adalar Su Sporları Kulübü kuruluş yılı olan 1963 yılından itibaren yüzme dalında büyük başarılar elde etmiş ve 100’ü aşkın Türkiye rekorunun da sahibi olmuştur. Kulübümüzün ilk rekor kıran yüzücüleri erkeklerde Ümit Oğuzoğlu, bayanlarda Nilgün Börekçi'dir. Kulübümüzde 1963-1973 yılları arasında yetişen diğer rekortmen yüzücülerimiz arasında Lale Kohen, Eser Gökçay, Nur Pahiya, Ahmet Sulu, Pandeli Biriçevski bulunmaktadır. Bayrak yüzme yarışlarında rekor kıran sporcularımız arasında bayanlarda Miriam Bahar, Yona Şonman, Fevziye Somuncuoğlu, Nilgün Börekçi; erkeklerde ise Nusret Elgin, Ahmet Sulu, Yorgo Dimitriadis ve Panayot Sitilyanopulos'u sayabiliriz. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder