7 Ocak 2013 Pazartesi



Burgaz’da Donmuş Kareler XI.

“ aynama yansıyan anılarla, imgeler “

Fotoğraflar: Tuğrul ÜNSAL

Tasvir-i Vator 


Tuğrul’un vizöründen
“Ada vapuru mu? Sorusu

Tuğrul’un bu tasvirini gördüğümde “ben de buna yorum yapmam… deyip tasviri neredeyse suya atacaktım ki, Tuğrul’un mahzun ve meyus, şimdi ben ne yaptım?... bakışlarını görüp vazgeçtim…” dedi ve devam etti yeşil gözlü, dede istiridye…

Gördüğünüz, 90’lı yıllarda, yalnızca akşamları, kalabalık iş saatleri çıkışında, artan yolcu kapasitesine paralel olarak, Bostancı’dan Adalar’ın her birine ayrı ayrı, istiap haddini aşınca(!) kalkan… veya  haydi kaptan,  bu ne ya? Kalksana artık, bir saattir bekliyoruz yaa…” denince, miçonun motor marş kolunu birkaç kere çevirmesiyle harekete geçen, çinekop boyutlu teknelerin, yazları çalışan kofana boyutudur.

Dört tarafı denizle çevrili bu motorlar, Ada Dilinde, “Vator”, yani “motor dersem çık, vapur dersem çakma…”  olarak bilinir.

Bunların tedavüle çıkma nedenlerinden biri de ben, babamın beşiğinde, tıngır mıngır sallandığımdan beri hiç değişmeyen, değiştirilemeyen, kamu yararına tertip edil(e)meyen, Şehir Hatları, Bostancı-Adalar-Bostancı tarifelerinin, Şirket-i Hayriye,  Seyr-i Seferleri Tarifesinden bire bir alınmasından dolayı, tarifelerdeki geniş sefer aralarında beklemekten yorulan yolcuların, herhangi bir araçla bir an önce adaya varma talepleridir.   

Öyle ki, bu talep yoğun keyfe gerilim, cuma akşamları tavana vururdu. Günü birlik gidip gelen yolculara ek olarak, aynı iskeleden Yalova – Çınarcık’a gideceklere, hafta sonunu adada geçirecek olanlar da yolcular da eklenip, kümülatif toplamı, hep beraber vapur iskelesindeki turnikeye yüklenince, bu durumu görüp şapkası uçan ve bir birine işmar eden adalılar, bir elinde taze ceviz,  diğerinde haşlanmış mısır, verilen ve alınan selamlarla, ne olursa olsun motorları doldururdu.


“Bir an önce adaya gidelim yeter deyip,”  hepimizin de aynı adada olmanın ortak paydası ile kuru tahta üzerinde diz dize, adalıların olmazsa olmazı dedikodu nefesi mesafesinde, bu nedenlerle ve bu şekillerde yıllar geçti. Eşim siyah gözlü istiridye, küçük atlı istiridye doğmadan bir gün önce bile bu motorlarla bu şekilde seyr-i sefer eyledi.

Nihayetinde “Burgaz’a motor! Heybeli’ye motor!”  nidaları sustu. Sesi, Şehir Hatları Tarifesi’nin boşluklarını fırsat bilen neo-liberal akım, satırlarında iki rakam bir nokta iki rakam, sütunlarında ada adı, gittisi, döndüsü noktalarıyla doldurup, kendileri bir tarife oluşturdu.

Baktılar ki bu iş oturdu… halka hizmetten başka bir şey düşünmeyen etkili ve yetkili yerel yöneticiler ile yine kendim için bir şey istiyorsam namerdim diyen müteşebbis de oturdu… el ele yaptıkları fayda maliyet analizleri sonucunda, Adalar’a kış aylarında vapur çalıştırmanın, ekonomik olmadığı gerekçesiyle 2009 yılı yaz sezonu sonunda kamu yararına bir karar oturttular. 

Bu kararla da mahallesinde dolanan, endamına vurgun bıçkın motorlara, yıllardır diri ve savurgan kalçalarının köpüğüne bile yaklaştırmayan vapurlar, adalıların itirazlarına, “vapurlar için söylendik, şikâyet ettik, alın işte müstahaktır bize…” vıdı vıdıları altında, sömürülmüş gövdeleri, rimelleri akmış gözleri, pörsümüş göğüsleriyle, yerlerini vatorlara bıraktılar…

Şimdi,
evin akşamları gelen bireyini, güzel giysilerle karşılamak,
iki metre kare iskele denilemez bir yerde,
yok hükmünde…

Şimdi
vatorun içinde
sıcaklığında sevginizin, sevgisine sarılamazsın bile…

hani derler ya, “beterin, beteri vardır”

Şimdi
binemeyince, bavulla, çocuk arabası, yaşlı arabasıyla kolayca vatorlara
vallahi mumla aramaya başladık
iskele, sancak, bavulların, kolilerin üzerinden engel atlamayı, vapurlarda

Şimdi,
nerede kuracağız çilingir sofrasını,
nerede yudumlayacağız kapağın altındaki arpa hülasasını,
çözemedik bunlarda

velhasıl-ı kelam,
uzun lafın kısası
yoktur bu ucubelerin
aynama yansımış ne tasviri ne de başka bir hali ortada…


deyip, bitirdi yeşil gözlü dede istiridye…
-----------------------------------
01 Aralık 2012, Burgazada


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder