7 Ocak 2013 Pazartesi



Burgaz’da Donmuş Kareler XIII.


“ aynama yansıyan anılarla, imgeler “


Fotoğraflar: Tuğrul ÜNSAL

Tasvir-i Meyil


Meyilin Tuğrul’un vizöründen


aynama yansımış hâli…

Hani o sevimli velet reklamda “… Baba ne yaptın ya?”  der ya… Ben de “ Hey koca Tuğrul, 8.000 evlek adamızda arayıp, tarayıp da bu sessiz, munis, itaatkâr meyili nereden buldun, be yahu?...”  diye sorayım deyip, koştum, yaşlı ve bilge deniz minaresine… burayı da sordum ona, o da anlatayım dedi…

“’Bir yıl sonra başlarına ne geleceğinden habersiz Rumların, 6 Ocak 1954’de İsa’nın doğumu ve vaftizini simgeleyen denize haç atma töreninde çekilmiş, tasvirin aynana yansımış hali üzerinden anlatabilirsem eğer’ deyip devam ederek, bu meyil; Kalpazankaya’dan gelip iskeleye uzanan, yapımı aynamın sırına da yansıyan caminin köşesine gelindiğinde ikiye ayrılan yolun,  çarşı içinden geçerek iskeleye inen sağ kanadı ile yine tasvire yansımış sırttaki evlerin arasından sahile inen sol kanadı arasında yer alır. Alt ucu da tasvirdeki beyaz kulübeye denk gelir. Rivayet odur ki, bu meyile ada halkı arasında çıkan inmez, inen çıkmaz meyili bile denir. 


Netekim, 12 Eylül’de bu meyilin öyle pek kullanılmadığını bilen ada cuntası, gezici karargâhını burada kurup, Burgaz’ı koruma ve kollama görevini icra eder, biz de durumdan habersiz, sabahın köründe eşim Ufuk ile beraber işe gider ve birbirimizi  ‘yahu, Kınalı’dan gelen bu gazete dağıtım motoru, hamasi türkü ve marşlarla, neden radyosunu avazı çıktığı kadar bağırttırıp, adaları ayağa kaldırıyor’ deyip, sorgular, bir yandan da kendisine galiz saygılar sunarken... bu meyilde durdurulup, derdest edilip gersin geriye eve gönderilmiştik…” dedi ve devam etti yeşil gözlü istiridye…

Bugünlerde 12 Eylül davasından dolayı meyil, tutuklanıp, yargılanıp hüküm giyip de kapanır mı bilemem ama şu an için tek bildiğim, bu meyili, meyilde oturan ada sakinleri dışında, Tuğrul sayesinde, artık sizlerin de bildiğidir.

Hâlbuki fayton ve arabaya koşulu beygirlerin yedi ceddimize rahmet okuduğu, eskiden su taşıyan saka eşeklerinin eğimine sövdüğü, ada sakinlerinin günlük ve haftalık gıda ve su stoklayıp milim aşağı kıpırdamadığı veya aşağıya bir kere inip yatsıya kadar çıkmadığı ne meyiller var adamızda… 

Örneğin; adanın kaşığa bakan sahiline bir üst paraleli üzerinde, bir ucu Kalpazan yoluna diğer ucu Aya Yani Kilisesi önünde,   tavan ve tahta aralarında geçmişin anılarını, tasa ve sevincini taşıyan tarihi evleri ile Mehtap Sokak...

Pazar yerinden, Viyana kuşatması yetmiyormuş gibi bir de adadaki Nemçeli rahibelerin bostanlarını kuşatıp manastırlarının altına lağım atacakmış gibi dayanan Büyük Çam Mevkii Sokak...


Bir ucu ormana, diğer ucu Leyla’ya hasret Mecnun gibi bahçelerinde gümrah ağaçlarıyla, yukarı tasvirdeki, Sarnıç Sokak…







Örneğin; adanın kaşığa bakan sahile bir üst paraleli üzerinde, bir ucu Kalpazan yoluna diğer ucu Aya Yani Kilisesi önünde,   tavan ve tahta aralarında geçmişin anılarını, tasa ve sevincini taşıyan tarihi evleri ile Mehtap Sokak…

Pazar yerinden, Viyana kuşatması yetmiyormuş gibi bir de adadaki Nemçeli rahibelerin bostanlarını kuşatıp manastırlarının altına lağım atacakmış gibi dayanan Büyük Çam Mevkii Sokak…

Bir ucu ormana, diğer ucu Leyla’ya hasret Mecnun, bahçelerinde gümrah ağaçlarıyla, yukarı tasvirdeki, Sarnıç Sokak…





Haneme çıkan iki meyil, yukarıdaki isimsiz, alttaki Yeni Yalı Sokağı 

Adını I. Cihan harbinde esir düşen Hint asıllı Fransız askerlerinden bir kısmının adada zorunlu, sonra da enişte muhabbeti ile gönüllü ikamete tabi tutulduğu, yöreden alan, ada itfaiyesinin önünden, Hristos tepeye kadar çıkan İndos Yokuşu…

ve yazabildiklerim arasında son olarak, yukarıdaki tasvirlerde haneme çıkan iki meyil, biri isimsiz, teklifsiz, serkeş ve edepsiz, diğeri Yeni Yalı Sokağı, düzenli, ip gibi dizilmiş, efendi ve sessiz…

budur işte Tuğrul’un vizöründen Yokuş adlı tasvirin aynama yansımış hali… 
----------------------------------
27 Temmuz 2012, Burgazada

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder